Anadolu'da Geçen Yolculuğa Destan Denir
Anadolu için söylenen “medeniyetlerin beşiği” deyişini yediden yetmişe herkes bilir. Zira bu tasvir, Anadolu’yu bucak bucak anlatmak isteyip de onca hikâyeyi iki kelimeye sığdırmaya çalışan birinin eninde sonunda uğrayacağı deyişlerin başında gelir. Nihayetinde Anadolu’dan geçmiş nice uygarlık ardında efsanevi şehirler, eskimeyen kültürler ve paha biçilemez sanat eserleri bırakmışken durumu köklüce ortaya koyabilen yegâne sözcükler bunlardır.
Anadolu’da dolaşmayı düşleyen bir gezginin durumuysa bambaşkadır. Çünkü her köşesinde bir yaşanmışlık barındıran Anadolu hikâyelerini anlatmak ne kadar zor ise, onları ilk elden deneyimlemek bir o kadar keyiflidir. Bir tarafta çağlar öncesinden bir imparatorluğun destansı anıtlarını, hemen ötede senelerin deviremediği antik kentleri bulabilirsiniz.
Anadolu yollarına baş koymuş maceracı bir gezginseniz bir balona atlayıp Kapadokya semalarında bir tura çıkabilir, huzurlu bir dinlence arıyorsanız Karadeniz’e uzanıp Safranbolu evlerinde sakince kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Rotanızı doğuya çevirirseniz Nemrut Dağı Milli Parkı'nda Anadolu'nun mistik kökenleri, Zeugma Antik Kenti'nde ise mozaiklerle bezenmiş hatıralar sizi bekliyor olacak.