Geçtiğimiz yüzyılın ünlü mimarlarından Katalan kimliğiyle bilinen Antoni Gaudi, “Bir şey doğadan gelmiyorsa sanat değildir” derken İspanya'nın kimliğini özetlemiş olabilir. Madrid'in geniş caddeleri ağaçlarla çevrili parklara varıyorsa, Barselona'nın mimari yapıları doğadan izler barındırıyorsa bu, Gaudi'nin deyimiyle bir sanattır. Müziği, dansı, renkleri ve mutfak kültürüyle İspanya, nevi şahsına münhasır bir Avrupa ülkesi. Barselona'nın meşhur katedrali La Sagrada Familia, doğayla bütünleşik tasarımıyla Park Güell, akşamüstleri neşe saçan Barcelonata Plajı, Gotik sokaklar ve dahası... Bu şehrin geceyi gündüze, iyiyi kötüye, lezzetli olanı tatsıza karıştıran bir albenisi var. Peki ama, ülkenin merkezinden yola çıkıp da insanların daha mutlu olduğu Cadiz'e, Sevilla'ya uğramadan olur mu hiç? Kalp atışlarınız flamenkonun ritmini yakalar, ayaklarınız dans etmeye başlarsa şaşırmayın. Zamanınız elveriyorsa, doğuda bulunan küçük bir şehir olan Alicante'ye varıp oradan Balear Adaları'na geçebilirsiniz. Balıkçı adaları olan Mayorka ve Minorka'da tatlı bir dinlenmenin ardından İbiza'da gece hayatının hareketliliğine katılabilirsiniz.