Provence bölgesinin zamansız güzelliğinden, Kızıldeniz'de bir mücevher gibi muhafaza edilmiş gizli bir adaya ve geçmişteki ihtişamına yeniden kavuşmuş bir Krakow sarayına kadar, bu dosyamızda listelediğimiz 12 yeni otel, sizi Avrupa ve Orta Doğu'nun harikalarına başka bir açıdan bakmaya davet ediyor.
İsveç’in başkenti Stockholm’ün en büyük keyiflerinden biri, kendinizi bir an bile sudan uzakta hissetmenize müsaade etmemesidir. Şehir merkezinin hemen kuzeyinde, Brunnsviken kıyısında yer alan Hagastrand, Autograph Collection’da, Stockholm’e dair bu benzersiz deneyim en mükemmel haliyle yaşanıyor. Ünlü mimarlık firması Wingårdhs tarafından geliştirilen göl kenarındaki bu zarif ve sakin mekan, tamamen doğal tonlar ve yumuşak hatlardan oluşan bir dekora sahip. Bu sakinleştirici ortamı, ruhu dinlendiren bir ışık tamamlıyor. Geniş ortak alanlar, sizi kendinize dönmeye, düşünmeye ve bağ kurmaya davet ediyor. Spa ve spor salonunda ise konukları sağlıklı saatler bekliyor.
Bir şehirde yeni bir Moxy otelinin açıldığını görürseniz, Moxy’nin bulunduğu mahallenin keşfedilmeye değer olduğundan emin olabilirsiniz. EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) bölgesinde açılan 100. Moxy oteli Moxy Belfast City, Kuzey İrlanda başkentinin hareketli Katedral Bölgesi'nin girişinde yer alan mükemmel bir mekan. Otele yürüyüş mesafesinde olan katedrale keyifli, Arnavut kaldırımlı bir yoldan yürüyerek ulaşabilirsiniz. Bu katedral, bölgenin etkileyici binalarından sadece biri. Katedral Bölgesi ziyaretçilere mimariden çok daha fazlasını sunuyor ve akşamları ışıl ışıl oluyor. Moxy Belfast City'nin barı, her gece hareketlidir. Cesurca dekore edilmiş mekan, aynı zamanda otelin check-in masası olarak da hizmet veriyor. Böylece buraya vardığınızda, Belfast'ın parlak ışıkları arasında akşamınızı planlarken, ücretsiz bir içeceğin de tadını çıkarabiliyorsunuz.
Alp Dağları; sivri tepeli le Dent du Géant ('devin dişi') ve yeni bir otel olan Le Géant, Courmayeur, Apartments by Marriott Bonvoy gibi konukları büyüleyen dev mekanlarla doludur. Burada doğanın ihtişamı; ahşap Alp kulübelerinin rahatlığı, cilalı taş ve mermerin şıklığıyla birleşiyor ve bu büyüleyici tasarım misafirleri kendine bağlıyor. Yamaçlarda geçirilen bir günün ardından, içinde Türk hamamı, biyo-sauna, duyusal duşlar ve ısıtmalı hidroterapi havuzu bulunan spa'ya uğramayı unutmayın. 7/24 açık fitness alanı ise, konukların Alpler'deki maceralarını daha da keyifli hale getirmek için tasarlanmış. Özel teraslara sahip bu ferah ve tam donanımlı dairelerde, uzun süreli bir konaklamanın keyfini çıkarabilirsiniz. Sonuçta, dağlarda geçirilen bir tatil her zaman keyifli ve unutulmazdır.
Elbe Nehri olmasa Hamburg Hamburg olmazdı. Bu nehir, şehri Kuzey Denizi'ne ve ona tüm zenginliğini sağlayan deniz ticaret yollarına bağlar. Elbe Nehri kıyılarını süsleyen Louis C. Jacob, Hamburg, Autograph Collection, geçmişi anımsatan zarif mimarisiyle sizi bu zengin tarihi anlatının akışına bırakıyor. Bununla birlikte, Louis C. Jacob, Hamburg, Autograph Collection’ın bir müze olmadığını söylememiz gerek. İçinde bulunduğu şehrin bitmek bilmeyen enerjisine dingin bir tezat oluşturan bu otel, nehir kenarındaki terasta içilen bir kokteylden, şık kütüphanesinde tadılan geleneksel Alman kahve ve keklerine, spa'sındaki canlandırıcı bakımlara kadar konuklarına zamansız deneyimler sunuyor.
The Excelsior, a Luxury Collection Hotel, Florence, Floransa'daki Arno Nehri'ne bakan görkemli bir mekan. Bu ihtişamlı otelin yeniden açılışı gerçekten kutlamaya değer. Klasik tarzdaki odanızdan veya süitinizden, Floransa'nın zamansız katedrali Duomo'ya veya huzurla akan nehri Arno'ya bakabilir, "La Bella" (‘güzel’) lakabını sonuna kadar hak eden bu şehrin sanatsal hazinelerini ve mimari şaheserlerini keşfetmek için yürüyüşe çıkabilirsiniz. Gününüzü, çatı katındaki bar ve restoran COSIMO'da, şehrin simge yapılarının ve ilerideki Toskana tepelerinin rüya gibi manzarasını izleyerek, özel kokteyller, ev yapımı makarnalar ve Floransa bifteğinin tadını çıkararak tamamlayabilirsiniz.
Pétanque, pastis ve karşı konulmaz ürünlerle dolu pazarlarıyla Provence, mutluluğa açılan bir yaşam biçimini ifade ediyor. La Bastide de Mougins, a Tribute Portfolio Hotel, narenciye ağaçlarıyla dolu yemyeşil bahçeleri, odaların özel terasları ve bol güneşli havuz başı alanlarıyla bu felsefeyi mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Bu huzurlu sığınaktan çıktığınızda, Cannes'ın sofistike atmosferi kısa bir sürüş mesafesinde sizi bekliyor olacak. Otelin içinde bulunduğu pitoresk Mougins köyü ise, etkileyici sanat galerileriyle kendine özgü bir kültürel çekiciliğe sahip.
Görkemli bir aşk macerasına hazır mısınız? Romeo ve Juliet'in şehri Verona’ya gidiyorsunuz! Burada, Shakespeare'in yaşadığı dönemden gerilere, ta Roma çağına uzanan benzersiz manzaraların büyüsüne kapılacaksınız. Bunlardan en önemlisi, 1. yüzyıl Verona'sında eğlenmek için insanların gittiği bir amfitiyatro. Moxy otelleri; barda giriş işlemlerinizi tamamlarken, elinizde ikram içeceğinizle sizi neşeli, enerjik, rengarenk dekorlarla karşılama konusunda usta. Dinlenme zamanı geldiğinde ise, Moxy Verona'nın duşakabinleri ve hareketle aktive olan LED aydınlatmalarıyla konuklarını şımartmak için tasarlanan odaları sizi bekliyor olacak.
Madrid Marriott Hotel Princesa Plaza'nın konumu, konuklarına tatlı bir ikilem sunuyor ve onlara şu soruyu sorduruyor: Nereden başlasak? Otelin de içinde bulunduğu, gençlerin enerjisi ve şık küçük dükkanlarla dolu büyüleyici Argüelles semtinde dolaşabilirsiniz veya keyifli bir yürüyüş mesafesindeki Plaza de España ve Kraliyet Sarayı gibi Madrid’in gözde mekanlarına gidebilirsiniz ya da MÖ 2. yüzyılın başlarından kalma, yeniden inşa edilmiş bir Mısır tapınağı olan Templo de Debod'un da içinde bulunduğu Parque del Oeste'de gezip temiz hava alabilirsiniz. Otelden çıkmayanlar da şanslı, çünkü oda ve süitlerin yüksek pencerelerinden Madrid'in bütün güzelliğini gözler önüne seren panoramik manzaraları izleme imkanına sahipler.
Villa Ermellina Siena, a Tribute Portfolio Hotel, bundan daha iyi bir konuma sahip olamazdı. Otelin hemen yanı başında, 40.000 metrekarelik yemyeşil bir park bulunuyor ve bu park, otelin kusursuz çimenler ve bahçelerle dolu arazisine kadar uzanıyor. Yolun hemen aşağısında ise, şehrin Gotik mimarisinin en güzel örneklerinin sergilendiği Siena var. Keşiflerle geçecek gününüz için ihtiyacınız olan enerjiyi ise bal, fındık ve meyveden oluşan tatlı ve baharatlı bir yerel karışım olan panforte’den alacaksınız. Otele döndüğünüzde, panoramik restoranda ve nefes kesici terasta akşam yemeğinin tadını çıkarbilirsiniz. Günübirlik geziler için Toskana tepelerindeki bir kasaba olan San Gimignano ve Chianti şarap bölgesini öneririz.
Polonya'nın eski kraliyet başkenti Krakow’un statüsüne yakışır bir güzelliğe sahip olan H15 Palace, a Luxury Collection Hotel, Krakow, konuklarını 17. yüzyıldan kalma bir aristokrat konutunun kusursuz biçimde restore edilmiş atmosferine davet ediyor. Buradaki süitler, orijinal fresklerle dekore edilmiş. Otelin spa’sı ise, binanın taş temellerini büyüleyici bir şekilde vurgulayan bir tasarıma sahip. Otelin Artesse restoranındaki şefler, antik metinlerden esinlenerek eski Polonya tariflerini yeniden yorumluyorlar. Kısacası bu otelde geçmiş hayat bulup yeniden canlanıyor.
Yakın bir zaman öncesine kadar Shura Adası'nda bembeyaz kumlu plajlardan ve mercan resiflerinden başka bir şey yoktu. Bugünlerde ise, doğadan ilham alan tasarımı ve pastoral ortamıyla konuklarını büyüleyen The Red Sea EDITION'da bu Suudi adasının cazibesi, cennet gibi bir tatil geçirmek isteyenleri bekliyor. Kum ve taş tonlarındaki aydınlık oda ve süitlerin pencerelerinden adanın veya Kızıldeniz’in geniş açılı manzaralarını seyredebilecek, havuz ve plaj alanlarında bulunan yumuşacık şezlonglara sahip özel kabinlerde keyifli saatler geçireceksiniz. Otelin spa'sında sağlıklı yaşam deneyimleri sizi bekliyor. Ayrıca özel bir eğitmenin uzman yardımıyla spor salonunda antrenmanlarınızı bir üst seviyeye taşıyabilirsiniz.
Edinburgh’daki UNESCO Dünya Mirası Alanı'nın önemli bir parçası olan St. Andrew Meydanı'nda bulunan The Edinburgh Grand, a Luxury Collection Hotel, şık ve zarif görünümüyle misafirlerini büyülüyor. Geçmişte İskoçya Ulusal Bankası'nın genel merkezi olarak kullanılan otel, günümüzde konuklarına çok sayıda şık süit ve odanın yanı sıra, İskoçya’nın başkentinin panoramik manzarasına bakan bir çatı katı dairesi de sunuyor. Ahşap panelli samimi dekoruyla et restoranında veya deniz ürünleri barı Hawksmoor'da yemek yemeden önce, çok katlı kokteyl barı veya restoran Lady Libertine'de aperatif keyfi yapmayı unutmayın. Ayrıca avluda bulunan, büyüleyici siyah-beyaz desenlerle dekore edilmiş göz alıcı merdivenlerde bir tur atmayı da ihmal etmeyin.
Yayınlanma tarihi: Ekim 15, 2025
Son güncelleme tarihi: Kasım 13, 2025
Marriott Bonvoy™'a katılın ve ücretsiz geceler için puan kazanın.
Ücretsiz Üye OlunTelif Hakkı © 1996 - Marriott International, Inc. Tüm hakları saklıdır. Şirkete Özel Bilgiler